Merhaba,
Sinematerapi Atölyesi 2011’den bu yana 90’dan fazla yüz yüze grupta 7000’i aşkın kişiye ulaştı. Narsisizm ve sürdürülemeyen ilişkilerle ilgili yeni programların ön kayıtları sürüyor. Hem online hem yüz yüze (Nişantaşı) katılım mümkün.
Sinematerapi, psikoterapide kullanılan yardımcı bir teknik olup, tek başına psikoterapi ya da tedavi yerine geçmez. Atölye, içgörü ve farkındalığı destekleyen bir psiko-eğitim programıdır. Devam etmekte olan bir psikoterapi süreciniz varsa, terapistinize danışarak katılmanız tavsiye olunur.
ön kayıt : sule@suleoncu.com
Sinematerapi Atölyesinin amacı nedir?
Duyarlılığı farkındalıkla doğru hatlarda birleştirirseniz ortaya kendini bilen, koruyabilen ve gerçekleştirebilen bireyler çıkar. İnsan sağlığı ve gelişimi için çalışan bir psikolog olarak; gerek profesyonel hayatımda, gerekse atölye çalışmalarım ve yazılarımla yapmaya çalıştığım şey, temelde bu doğru hatları yakalayabilmek. Sinematerapi Atölyesi de, bu amaçla tasarlayıp gerçekleştirdiğim bir eğitim ve gelişim programı. Sinema ile psikolojinin kesiştiği alanda; film izleme hazzıyla, içgörü ve farkındalık kazandıran psikolojik bilgiyi bir araya getirerek iyileştirici bir deneyim zemini oluşturmak istedim. Geçtiğimiz 13 yıl boyunca katılımcılardan aldığım olumlu geri bildirim, programın amacına hizmet ettiğini doğruluyor. Dolayısıyla kapsamlı bir içerikle Sinematerapi Atölyesi Atölyesini sürdürüyorum.
Atölye kimler içindir?
Kendini ve ötekileri daha iyi anlamak, ilişkilerindeki aksaklıkları gidermek, bireysel potansiyelini gerçekleştirmek, sorunlarına farklı bakış açılarıyla bakabilmek ve çözüm üretebilmek, gündelik ve varoluşsal zorluklara karşı daha esnek ve dayanıklı olmak, hayatını anlamlandırmak, yaşamını renklendirmek isteyenler için. (18 yaşını doldurmuş olmak kaydıyla, her yaş ve meslekten bireyler katılabilir. Çiftlerin ve ailelerin birlikte katılmaları da uygundur).
Atölyenin faydası nedir? Nasıl bir yöntem uygulanır?
Atölyede hem başkalarıyla hem de kendimizle ve hayatla kurduğumuz ilişkileri belirleyen, dolayısıyla tüm yaşamımızı etkileyen ana temalar çerçevesinde çalışıyoruz; bağlanma, yakınlık-mesafe-sınırlar, aşk, aldatma, cinsellik, aile, ergenlik etkileri, kadınlık-erkeklik sorunları, uzun süreli ilişkilerin dinamikleri, hırs-tutku, yabancılaşma, depresyon, yaşam ve ölüm, hayatın anlamı gibi… Her oturumda bir temayı ele alıyoruz, beş ila sekiz filmden sahneler izliyoruz. Her sahnenin ardından, profesyonel deneyimim ve bilgi sentezim çerçevesinde o sahneyi yorumluyorum: Burada aslında ne oluyor, nasıl oluyor, bir şey oluyorsa neden oluyor, olamıyorsa neden olamıyor, bu insanların ihtiyacı ne, birbirlerini hangi rollere itiyorlar, kendilerinden ve ötekinden ne yapmaya çalışıyorlar, arzuları ne, dirençleri ne yönde, sorunun kaynağı nerede, nasıl daha iyi olabilir… Filmi bu sorular ve muhtemel yanıtları üzerinden okuyorum. Bir durumu, sorunu ya da ilişkiyi anlamaya ve baş etmeye çalışırken neye, nasıl, neden, hangi perspektiflerden bakılabileceğini anlatıyorum. Katılımcılardan gelen soruları yanıtlıyorum.
Atölyede film sahnelerine hep birlikte gösterdiğimiz ilgi ve dikkat, gerçek hayata da yansıyor; işlevsel ve iyileştirici bir dikkat pratiğine dönüşüyor. Kişiyi kendine, yaşama ve başkalarına karşı daha açık, daha uyanık kılıyor. Kendi çözümlerini ve anlamlarını üretebilmesine, ilişkilerine yerleşebilmesine katkı sağlıyor.
Ayrıca bu dikkat, bir psikoloğun danışanına gösterdiği dikkat olduğundan, katılımcılar süreç içinde kendilerine ve ilişkilerine bir psikolog gibi bakmayı, kendilerinin danışmanı olmayı da deneyimliyorlar.
Filmler, hikayeler, özdeşim üzerinden, dolayısıyla duygunun kaldırma kuvvetiyle çalıştığımız için, atölyede öğrenilenler kalıcı oluyor, duygusal zekâyı destekliyor.
Ne tür filmler ele alınıyor?
Mümkün olduğunca yeni, konuyla ve alt başlıkla birebir örtüşen, kana hızlı karışan filmler seçiyorum. Bağımsız sinema örnekleri, roman uyarlamaları ve festival filmlerinin yanı sıra kült ya da popüler filmleri de ele alıyorum.
Filmler neye göre öneriliyor?
Sık sık film önerisi istenir benden. Örneğin “Depresyondan kurtulmak için hangi filmi izlemeliyiz?” diye sorulur. Oysaki filmleri birer çözüm önerisi olarak sunamayız. Sanatın böyle bir misyonu da yoktur zaten. Benim yaptığım; sahnelerin yarattığı duygu ve çağrışımlara verilebilecek alternatif anlam önerileri sunmak. Atölye katılımcılarında hem görüş netliği hem de düşünsel esneklik sağlayan, bu farklı anlam önerileridir.
Filmin tamamıyla değil, kendi içinde bütünlüklü, gerçekçi ve anlamlı olan sahneleriyle çalışıyorum. Çoğunlukla hikâyenin nereye vardığıyla değil, nerelerden geçtiğiyle ve bu geçişte bize dokunduğu yerlerde bizi nasıl etkilediğiyle ilgileniyorum. Önerdiğim filmler, kendi duygularımıza erişmemizi, konu hakkında düşünmemizi, yeni sorular sormamızı sağlamak içindir, hazır yanıtlar sunmaları için değil.
Hazırlık gerekli mi?
Atölye için ön okuma yapılması ya da psikoloji alanında birikimli olmak gerekmiyor. Filmleri önceden izlemek de şart değil. Filmle ilgili açıklama gerekirse sunum sırasında yapıyorum.
Teoriye sadece gerektiğinde, yalın bir dille ve yeteri kadar giriyorum. Bilgi aktarımının kolay anlaşılır, net ve işlevsel olmasına özen gösteriyorum.
Sunumları kendi yaşamımdan ya da ilgili aktüel olaylardan örneklerle ve çeşitli metaforlarla destekliyorum. Bütün bunlar, karmaşık sorun ve durumların somutlaşmasını; yani anlaşılabilir, anlamlandırılabilir, dolayısıyla değiştirilebilir olmasını sağlıyor.
Tanıtım Videosu
Şule Öncü
sule@suleoncu.com