Tanıtım Videosu
[]</di
Oturumda ele alınacak olan alt konular
Aşkın işlevi
Aşkın anatomisi
Aşkın kimyası
Aşk ihtiyacının kökeni
Aşkı yoktan var etmek
Aşkta kaçma-kovalama oyunu
Aşkta değişen güç dengeleri
Aşka aşık oluş
Aşk ve varoluş sıkıntısı
Aşık olmak neden zorlaştı?
Aşk acısı ve baş etme yolları
Aşk bittiğinde ilişkileri bekleyen sorunlar ve çözüm önerileri
***
“Olmak istediğimiz kişiye ne kadar uzaksak, aşka o kadar aç ve yatkınız.
Sigmund Freud; aşkı, “Anneden ayrışmanın yarattığı boşluktan önceki bir olma evresinin yeniden inşası” olarak tanımlar. Dolayısıyla aşık olduğumuzda aslında bebekliğimizde annemizle yaşadığımız ilişkiyi yeniden sahneleriz. Ötekine bebeğin annesine bağlandığı gibi bağlanırız. O olmasa, ölecekmişiz gibi.
Aşk, bebekliğin idame dozudur. Yerleşik ilişkiler de aşkın idame dozu.
Jacques Lacan’ın aşk tanımı, aşıklar için Freud’un tanımından çok daha can sıkıcı olsa gerek; “Aşk, sende olmayan bir şeyi onu talep etmeyen birine vermektir.”
Ve aşk, başka birinden onda olmayan bir şeyi almaya çalışmaktır aynı zamanda. Ondan yapamayacağı, olamayacağı, bilemeyeceği şeyi de isteriz.
“Yok!” cevabına “Hiç mi yok?” sorusuyla karşılık vermek gibidir aşk talebi: “Yoksa da benim için yarat! Bilmiyorsan da benim için uydur!” demektir.
İki taraf da içten içe bilir bunun bir mizansen olduğunu, ancak aşk oyunu kimi zaman kaçınılmaz bir telafi yöntemidir.
Aşk, benlikten şartlı tahliyedir.
Bir delilik hali midir aşka düşmek; kendimizi aşmamızı sağlayan, bizi dönüştüren, geliştiren, olgunlaştıran bir ruh hali mi? Bir tamamlanma hali midir; insanı içine çekip parçalayan bir boşluk ya da bir girdap mı? Çoğu zaman hepsi birden.
Aşk, görüş alanımızı daraltırken, atılım menzilimizi uzatır.
Görüş netliğini bozar ve belki de bu yüzden risk alma cesaretimizi arttırır…”
Alıntılar: Şule Öncü / Yatıyorum bir şey diyor musun?