Hepimiz Narsistiz
KİTAPTAN ALINTILAR
Narsisizm Hakkında Doğru Sanılan Yanlışlar
“Narsistin egosu güçlüdür”
Tam tersine; narsist bireyin ego fonksiyonları yeterince gelişmemiştir. Yani dürtülerini, duygularını kontrol ve regüle edemez, sağlıklı gerçeklik testi ve muhakeme yapamaz, karşılıklı alışverişe dayalı, denk ve sürdürülebilir ilişkiler kuramaz. Kamuoyunda ego kavramı anlaşılmadığı için narsist bireyin büyüklenmeci sahte benliği ego zannedilir.“Narsist öz güvenlidir”
Tam tersine; narsist birey, öz güvenin çocukluktaki belirleyenlerinde takılıp kaldığı için yetişkin öz güveni kazanamamıştır. Yani, hedonist (hazcı), dürtüsel, dayatmacı, egosantrik (benmerkezci) ve tümgüçlülük yanılsaması içindedir. Bu nitelikler günümüzün narsisistik toplumlarında öz güven kriteri sayıldığı için narsist birey de öz güvenli zannedilir. Gerçekte olan ise şudur; narsist birey yetişkin dünyasında kendini çocuk gibi hisseder, sürekli tedirgin ve tetiktedir.“Narsist kendini sever”
Tam tersine; narsisizm zayıf, yetersiz ve değersiz algılanan benliğe duyulan nefretle tanımlıdır. Ve özünde bir ayrışma-bireyleşme sorunudur. Anneden ayrışamamış olan narsist birey kendi benlik sınırlarını öremediği ve başkalarını kendisinin bir uzantısı gibi algıladığı için bir başkasının varlığını idrak ve kabul edemez, bir başkasıyla gerçek anlamda etkileşime geçemez, hatta karşılaşamaz bile. Narsisizm kendine âşık değil, kendine mahkûm olmaktır.“Narsist başarılı olur”
Genellikle tersi olur. Narsist birey, dürtüsel, tutarsız, gerçeklikten kopuk ve uyumsuz olduğu için çoğunlukla başarısızdır. Başarıya ulaşan ve başarıyı sürdürebilen nadir narsist bireylerin ya kişilik örüntülerinde üstün zekâ, üstün yetenek, obsesif kompulsif ve/veya psikopatik unsurlar bulunur ya da ortak ve asistanları onun kişiliğindeki açığı kapatacak düzeyde olumlu niyet ve niteliklere sahiptir.“Narsist soğukkanlı ve havalıdır (cool)”
Tam tersine; narsist birey temel güven duygusu gelişmemiş olduğu için sürekli kaygılıdır. Kaygıyı bertaraf etmek için bütün duygularını bastırır ve özellikle olumlu duygularına erişimini kaybeder. Narsist bireyin bu duygusal donukluğu ve empati yoksunluğu, dışarıdan soğukkanlılık gibi algılanır. Onu bir de duygusal kaosa düştüğünde yani başat duyguları olan anksiyete, öfke, utanç ve hasetle savrulduğunda görmek gerekir.“Narsist karizmatiktir; başkalarını etkiler, etki altında kalmaz”
Tam tersine; başkalarının onun hakkında ne düşündükleri, onu beğenip beğenmedikleri narsist birey için en önemli konudur. Sürekli etrafındakilerin tepkilerini izler, en ufak bir eleştiri ya da kayıtsızlığı tehdit olarak algılar. Dolayısıyla her an, başkalarının ezici etkisi altındadır.“Narsist bağımsızdır, kendine yeter, kimseye ihtiyacı/müdanası yoktur”
Tam tersine; narsist birey onay bağımlısıdır. Vaktiyle görülme ve onaylanma ihtiyacı karşılanmamış olduğu için hayatı boyunca başkalarının bakışının ve beğenisinin peşinde koşar. Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi onun için önemli olan onayı veren değil alacağı onaydır. Onay kaynağını (partner, arkadaş, grup) görece kolay değiştirebiliyor olması onay kaynaklarına bağımlı olmadığı anlamına gelmez, kaynakları araçsallaştırdığı anlamına gelir.“Bütün narsistler dışa dönük, girişken, agresif ve övüngendir”
Değildir. Kamuoyunda genellikle bilinen büyüklenmeci narsisizmdir. Narsisizmin çok daha az bilinen ve “örtük (covert) narsisizm” adı verilen başka bir tezahürü vardır ki son derece yaygın, sinsi ve yıkıcıdır. Örtük narsistler genellikle içe dönük, çekingen, pasif agresif, yakınmacı, kendine acıyan, mağdur/kurban rolünde bireylerdir.*
Kişilik bozukluğu düzeyinde narsist birey için kendinden başkası sözlük anlamıyla, YOKtur. Bütün eylemleri yalnız ve yalnız kendisiyle ilgili, kendine dönük, kendisiyle baş edebilmek içindir.
*
Narsisizm, doğumu tamamlanmamış olmaktır. Bebeğin anneden ayrışması ruhsal doğum, ergenin aileden ayrışıp yetişkin olması ise sosyal doğumdur. Narsist bireyde ruhsal ve sosyal doğumlar sekteye uğrar; birey hayat boyu bebekliğe ve ergenliğe özgü niteliklerle belirlenir.
*
Bir narsistle yaşamak, orada olmayanla yaşamaktır. Orada olmayana karşı korunamayız. Orada zannettiğimiz aslında nerededir? Önce bunu görmek, anlamak lazım.
*
Patolojik narsisizmle baş edebilmek için bireyin öncelikle kendisinin narsisizm spektrumunun neresinde olduğunu fark edebilmesi gerek. Çünkü kendini tanımayan ötekini de tanıyamaz. Tanıyamadığımız biriyle de baş edemeyiz.
*
Aşk bombardımanı yapan narsist bireyin amacı; işlevselliğini budayarak seni bebekleştirmek ve kendine bağmlı hale getirmek, sonra rol değiştirerek seni anneleştirmek ve zamanı geldiğinde senden ayrılmaktır. Sen onun ideal annesi olacaksın, o ise vaktiyle annesinden alamadığı güveni senden alıp depolayacak ve seni geride bırakarak sayende büyüyüp adam/kadın olacaktır.
*
Patolojik narsisizm; temel güven ihtiyacı başta olmak üzere görülme, onaylanma, sevilme, kabul görme ihtiyaçları karşılanmamış bireyin bu yüzden duyduğu yoğun varoluş anksiyetesine karşı geliştirdiği gerçekliğin inkârına dayalı işlevsiz ya da yanlış işlevli savunmalar toplamıdır.
*
Annesinin âşık olmadığı bebekler ve annesinin üç yaşından sonra âşık kaldığı çocuklar narsist olur. Narsisizm temel güven eksikliği ve anneden ayrışma-bireyleşme sorunudur. Narsist birey bu yüzden dünyanın geri kalanını kendi uzantısı olarak algılar.
Hak etme yanılsamasıyla belirlenmiş ve hayattan alacaklı olduğuna inanan örtük narsist, varsaydığı alacaklarını bütünüyle tahsil etmeden ayağını geçmişte sıkıştığı yerden kurtarmak niyetinde değildir. Bu yüzden ne yaşanan anda varlık gösterir, ne de bir gelecek inşa edebilir.
*
Normal (sağlıklı) narsisizmi yetersiz olan birey büyüklenmeci narsiste baktığında olmak istediğini görür, örtük narsiste baktığında olmak istemediğini. Büyüklenmeci narsiste, narsist onu kendinden kurtarsın diye tutunur. Örtük narsisti tutuşu ise pek çok durumda narsisti kendisinden kurtarmak içindir.
*
Kendi içindeki patolojik narsisizm yatkınlığıyla baş edebilen birey hem narsist bireylerle hem de narsisizmi pandemi boyutuna taşıyan kapitalist propagandayla hazır taktiklere ihtiyaç duymadan baş edebilir. Taktik sadece bir duruş sağlar. Ama biz hayatla duruşla değil oluşla baş edebiliriz.
*
Narsist birey evsizlere benzer. Döndüğünde rahat ettiği, huzur bulduğu ruhsal bir evi; ait ve güvende hissettiği, yerleşebildiği bütünlüklü bir benliği yoktur. Büyüklenmeci sahte benlik uğruna kendi evinden kovulmuştur. Sokaktaki hayali sahnesinde tek kişilik bir oyun sergiler gibi geçer yaşamı. Herkesin gözü önünde, her an başkalarının bakışına, görüşüne, onayına aç ve talip olarak.
*
“Narsist öteki”ni yenmeyi, silmeyi, yok etmeyi amaçlayan militan anti-narsisistik baş etme çabaları toplumlara kemoterapi yapmaya benziyor. Yeterince etkili olmuyor çünkü patolojik narsisizm bir virüs gibi; aileden değilse sosyal medyadan, iş yerinden değilse romantik ilişkiden bulaşıyor bireye.
*
Dünya “başarılı” insanlardan çok başarısızlarla, sahnedekilerden çok seyircilerle, kıskanılacak durumda olanlardan çok haset edenlerle doludur. Bu yüzden narsisizmin bilinmeyen fakat son derece tehlikeli ve yıkıcı bir tezahürü olan örtük narsisizm sanıldığından çok daha yaygındır.
*
Örtük narsist birey hayattan istediğini alamamış, mağdur/kurban rolünde, yakınmacı, pasif agresif, haset eden; kendini, yakınlarını ve ilişkilerini sabote eden; eylemsizlik, kararsızlık, şikâyet döngüsünde yaşayan; arzu ettiklerine doğru yönelmek yerine korktuklarından ve riskten kaçan; kendi kazancını değil başkalarının kaybını hedefleyen; yüzü geçmişe, imkânsıza, ölüme dönük; kin ve hınçla belirlenmiş, acılaşmıştır.
*
Narsisizmin gerçekte ne olduğunu anlamadan narsist bireyle mücadele etmeye çalışmak, yel değirmenleriyle savaşan Don Kişot gibi, bir illüzyona kılıç çekmeye benzer. Bu yüzden semptom kovalamayı, narsist yakalamayı, taktik ezberlemeyi bırakıp narsisizmi nedenleri, sonuçları, türleriyle anlayabilmek gerek.
*
Büyüklenmeci narsist varlığının şiddetini dayatır, varlığıyla cezalandırır seni; örtük narsist ise yokluğunun dehşetini dayatır, yokluğuyla cezalandırır. İkisi de bilerek ya da farkında olmadan seni kendi duygusal kaosuna çekmeye, sana kendisi gibi hissettirmeye çalışır.
*
Tahrip gücü en yüksek ilişki, anne-bebek ilişkisidir. Hem bebek hem de anne için. Üç kiloluk küçücük canlının, annesinin ruh ve beden sağlığını belirleme, bozma kudreti vardır. Çaresizliğin çığlığıyla yapabilir bunu. Duyanı kendi bebekliğindeki çaresizliğe geri döndürür bebek çığlıkları.
*
Narsisizm, kendini ve olanı unutmaya mecbur bırakılmış olmaktır. Narsist bireyin gerçeklikten kopuk oluşunun, kendini unutarak ya da yalanla savunmasının başat nedeni genellikle bebeklik ve çocuklukta yaşadığı travmatik deneyimler; ihmal, işgal ve istismardır.
*
Narsisizm, seküler dünyada imkânı olanın kendi kendisinin tanrısı haline geldiği bir din gibi işlev görür. Birey kendinde kendi dininin tek tanrısı olma potansiyelini görmüyorsa, kendine dış dünyada başka bir kişi, grup, kurum ya da takımı narsisistik tanrı olarak seçer ve onun hayranı, taraftarı, müridi olur. Üstünlük fantezisini özdeşim kurduğu narsisistik tanrı üzerinden yaşar.
*
Geçmiş depresyonun, gelecek anksiyetenin vatanıdır. Yüzü geçmişe dönük olduğu için örtük narsist sık depresyona girer, çoğunlukla kronik depresyondan muzdariptir. Eylemsizliğin, umutsuzluğun, ertelemelerin bir nedeni de örtük narsisizmin depresif duygu durumuyla iç içe oluşudur.
*
Çocuk yetiştirirken de psikoterapide de, sağlıksız ruhsal dokuları imha ya da izole etmeye çalışmaktansa sağlıklı dokuları arttırmak çok daha doğaya uyumlu ve etkin bir çözümdür. Yapabileceğimiz, narsisizm virüsünü yok etmeye çalışmak değil, bireylerin ruhsal bağışıklığını ve dayanıklılığını arttırmaktır.
*
Bugün ucu insanın en temel ihtiyaçlarına, özellikle de güven duyma, görülme, onaylanma arzusuna dokunan pek çok ortak insani sorun narsisizmle ilgilidir. Örneğin; öz güvensizlik, yetersizlik ve değersizlik algısı, aşağılık duygusu, onay bağımlılığı, kronik utanç, içsel boşluk, sınır koyamamak, “hayır” diyememek, ertelemecilik, bağlanma sorunları, ilişkilerde tutarsızlık, güvensizlik, anksiyete, empati yoksunluğu, her şeyi kendine hak görme, kıskançlık, haset, agresyon, pasif agresyon, kendini ve ötekini sabote etme, cinsiyet/kimlik/ benlik karmaşası, sosyal medya bağımlılığı, FOMO (keyif, eğlence, bilgi vs.’den mahrum kalma korkusu), iptal kültürü (cancel culture), takılma kültürü (hookup culture). Bütün bunlar narsisizmle iç içe, hem onun belirleyeni hem de sonucu niteliğinde olgulardır.
*
Aşk bombardımanı narsist bireyin, seni koşulsuz seven bir ideal anne gibi davrandığı dönemdir. Özellikle çocukluğunda koşulsuz sevilmemiş, kabul görmemiş, bu yüzden hayata sil baştan başlamak isteyen bireyler, bu görünüşte mükemmel anneye kendilerini seve seve bırakırlar.
*
Sadece çocuklar koşulsuz sevilir, sevgililer, eşler değil. Romantik ilişki, beş dakikalık sadakatsizlikle sevginin bir daha çözülmemek üzere donabildiği çok ağır koşullara bağlı bir ilişkidir. İlişkide koşulsuz sevilme beklentisi, çocuksu ve çifte standartlı bir fantezidir. Yetişkinlerin dünyasında her zaman koşullar vardır.